Nazım Hikmet'in Az Bilinen Şiirleri



                                                   - BELKİ BEN -


Belki ben o günden çok daha evvel , köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım .
Belki ben o günden çok daha sonra , matruş çenemde ak bir sakalın izi sağ kalacağım..
Ve ben o günden çok daha sonra ; sağ kalırsam eğer , şehrin meydan kenarlarında yaslanıp duvarlara son kavgadan benim gibi sağ kalan ihtiyarlara , bayram akşamlarında keman çalacağım ...
Etrafta mükemmel bir gecenin ışıklı kaldırımları ve yeni şarkılar söyleyen yeni insanların adımları ...




    

               - BEN SEN O -


O , yalnız ağaran tanyerini görüyor ..
Ben , geceyi de ..
Sen , yalnız geceyi görüyorsun ,
Ben ağaran tan yerini de .












- CENAZE MERASİMİM -


Bizim avludan mı kalkacak cenazem ?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan ?
Asansöre sığmaz tabut , merdivenler daracık
Belki avluda diz boyu güneş ve güvercinler olacak
belki kar yağacak çocuk çığlıkları ile dolu ,
belki ıslak asfaltı ile yağmur .
Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi .
Kamyona, yerli gelenekle, yüzüm açık yükleneceksem ,
Bir şey damlayabilir alnıma bir güvercinden ; uğurdur.
Bando gelse de , gelmese de çocuklar gelecek yanıma ,
Meraklıdır ölülere çocuklar .
Bakacak arkamdan mutfak penceremiz .
Balkonumuz geçirecek beni çamaşırlarıyla .
Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilmediğiniz kadar .
Avludaşlarım , uzun ömürler dilerim hepinize ...








                                                                                                       - NASILSIN -
İyi günlerimde çok eller uzanır ellerime ,
Resmimi , suratımı baş köşeye asarlar ...
Fakat demir kapıların her kapanışında üzerime
Ardında taş duvarların her kaldığım zaman ,
Ne arayan beni, ne soran ...
Eeeehh , daha iyi be, bunun böyle olduğu ...
Minnetim ve borçluluğum yalnız sana kalsın .
İyi günlerimde benim unuttuğum insan eli 

Nasılsın ? ...






                        - VERA İÇİN - 

Bir ağaç var içimde fidesini getirmişim güneşten.
Salınır yaprakları ateş balıkları gibi 
Yemişleri kuşlar gibi ötüşür .
Yolcular füzelerden çoktan indi içimdeki yıldıza
Düşümde işittiğim dille konuşuyorlar , komuta , böbürlenme , yalvarıp yakarma yok .İçimde ak bir yol var Karıncalar buğday taneleri ile bayram çığlıklarıyla kamyonlar gelir geçer ama yasak , geçemez cenaze arabası . İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman . Ama bugün cumaymış , yarın cumartesiymiş , çoğum gitmişte azım kalmış , umrumda değil .











Şair ve yazar büyük edebiyatçımız NAZIM HİKMET RAN üstadımızı sevgi , saygı ve rahmetle anıyoruz ruhu şad olsun ...

Yorumlar