Duygu Asena Neden Bu Kadar Agresif !!


DUYGU ASENA HAKKINDA MERAK EDİLENLER 


duygu asena
- Duygu Asena ve Kitapları Hakkında - 



DUYGU ASENA KİMDİR ?

19 Nisan 1946 tarihinde İstanbul'da doğan yazarın ailesi de gayet saygın insanlardır. Babası Atatürk'ün yaverliğini , amcası da birinci Dünya Savaşında İsmet İnönü'nün emir subaylığını yapmıştır.

Hatta Amcası Vacit Bey Suriye cephesinde yaşanan bir olay neticesinde İnönü'ye düşman olmuş ve Demokrat Parti kurulduktan sonra politikaya atılmıştır.

Kadıköy Özel Kız Kolejinde eğitim gören Duygu ise çalışkanlığı ve güzelliği ile dikkatleri çekmektedir. Kısa bir zamanda İstanbul Üniversitesi Pedagoji bölümünü kazanır..


Babasının tüm karşı çıkışlarına rağmen okulu bitirir Asena . Ardından muhabirlik yılları gelir .

İlk muhabirlik deneyimine yirmi altı yaşında iken Hürriyet Gazetesi ile kavuşur. Bir müddet sonra yazılarında Kadının toplumdaki yeri ve cinsiyet eşitliği gibi konulara değinen yazar bir çok insanın tepkisini çeker .

İlk evliliğinde mutluluğu bulamayan yazar ikinci ilişkisi ise onu işinden eder. Hatta bu yüzden Hürriyet gazetesine dava açar ve kazanır.





Bundan sonra dönemin ünlü dergilerinden
Kadınca dergisinde yazmaya başlar . Dergide devrim niteliğinde yazılar yazarak özellikle Cinsel konulara değinerek hem kendi şöhretini taçlandırmış hem de dergiye olağanüstü satış rakamları sağlamıştır.

Bu dönemden sonra kadın hakları konusunu ülkenin gündemi getiren öncü isimlerden olur. Ve 1988 yılında ilk ve en popüler kitabı olan Kadının Adı Yok piyasaya çıkar . Bir haftada 100 bin adet satan kitap Duygu Asenayı Türkiye'de ki Feminizm'in öncüsü yapar. Bir dönem kitap yasaklanır ve tüm baskılar toplatılır . Buna rağmen mahkemeler sonucunda tekrar piyasaya çıkar .


Beyninde çıkan Tümör onu 2006 yılında aramızdan alır . Geriye Maço Basın ve Ayşeler Uyanın gibi sloganları arkasında bırakarak ..






KİTAPLARI 







BANA GÖRE DUYGU ASENA 


Bu yazıyı yazmadan önce Kadının Adı Yok kitabını edindim ve okumaya başladım . Gerçekten olay yaratan bir kitap olması ve o dönemde bile Kadın haklarına değinilmesi beni hem memnun etti hem de halen bir arpa boyu yol kat edemediğimiz için üzdü. Elime geçen baskı 43.Baskı idi ve 200 sayfalık bu kitaba 200 yıllık bir baskı ve şiddet sıkıştırmayı başarmış yazar . 

Günümüzde Özgecan Aslan , Münevver Karabulut gibi yüzlerce cinayet işlenirken , kadının hem Toplumumuzdaki hem de dinimizdeki yerini unutmuşuz gibi geldi bana . 

Özellikle kitabına Kadının Adı Yok diyerek verdiği mesaj tüm kadınların ortak sıkıntılarını anlattığını ve herkesin bunun için taşın altına elini koyması gerektiğini acı bir şekilde gösteriyor.

Ayrıca filmi de çekilen bu eserin Okunması gereken kitaplar listesinde olduğunu kesinlikle söyleyebilirim ..






Yorumlar

Yorum Gönder

Görüşleriniz Bizim için önemlidir . Lütfen Paylaşın ..